Sen hak ediyorsun kaybetmeyi teyzecim,
Hak ediyorsun.
Doksan yaşına gelip de
Kırışmış dudağına kırmızı ruj sürmeyi,
Kabarmış saçlarınla meydanlara inip,
Elinde kağıttan bir bayrakla yuuh çekmeyi,
Cumhurlyet kadını olmak zannettiğin için.
İnandığın değerleri fikirden yoksun bırakıp
Hep bir kutsalın arkasına sığındığın için
Hak ediyorsun kendini yeyip bitirmeyi,
Hak ediyorsun...
Sen hak ediyorsun ötekileştirilmeyi amcacım,
Hak ediyorsun.
Alışkanlık ettiğinden öfkeni korkunla sindirmeyi,
Veya hakkı haykırmak için,
Beklediğinden emekliliğini.
Ancak güçten düşüp işe yaramaz bir ölü hükmündeyken,
Bükülmüş belinle konuşup durmayı marifet sandığın için.
Yaşlılığın egosantrisinde boğularak,
Hor görmeye devam ettiğin için gençliğin bilgeliğini.
Hak ediyorsun tepene tepene indirilmesini,
Hak ediyorsun...
Sen hak ediyorsun saygıda kusur görmeyi sevgili hocam,
Hak ediyorsun.
İlmini, ideolojinin önüne geçiremediğin için,
Çifte standart denilen ekmeğin,
En kıtır yeriyle doyurduğun için birilerini.
Ve daha başka birilerinin,
Hunharca görmezden geldiğin için emeklerini.
Esiri olduğundan önüne dizilmiş sıfatların,
Ve okşandığından nefsin her kelamıyla dalkavukların
Sen hak ediyorsun hafızalardan kaybolup gitmeyi,
Hak ediyorsun...
Sen hak ediyorsun bir karaktersiz olarak yaşamayı abicim,
Hak ediyorsun.
Şiar edindiğinden kendine güce tapınmayı,
Tırmalayıp duranın sırtına basarak tırmanmayı.
O en tepeye varmak adına,
Bilmeden aslını astarını, sorgulamadan kara çalmayı,
Sırt sıvazlamayı, el-pençe divanı, yalakalığı,
Her yolu mübah gördüğün için kazanmanda.
Sen hak ediyorsun asalakça yaşamayı, silikçe yok olmayı,
Hak ediyorsun...
Sen hak ediyorsun terk edilmeyi bebeğim,
Hak ediyorsun.
Sevmediğin için, sevilmediğin için değil,
Güvenmediğinden, güvenilmediğinden değil,
Maddiyatçılığından, maneviyatçılığından değil,
Hep daha fazlasını, daha farklısını istediğinden değil,
Aklı bir karış havadalığından hak ediyorsun bunu.
Erdemsizliğin cazibesine tutkun olduğun için,
Belki de sıradan bir vurgunluğa
Değişildiği için bütün gelmişin geçmişin.
Hak ediyorsun yerle yeksân olmayı,
Hak ediyorsun...
NAİM KAYA
skip to main |
skip to sidebar
Naim Kaya'nın "Münzevi Adası"na hoş geldiniz.. Lütfen sessizce okuyun. Düşünceleriniz için sizi yormamak adına alta seçenekler ekledik, bir tanesine tıklayın! Ha seçeneklerde 'berbat olmuş' yok, böyle de bir düşünceniz varsa parçanın alt tarafına yorum olarak belirtebilirsiniz! Bir de bütün şiirler ilk sayfada yer almayabilir, onun için blog arşivinden seçip üzerine tıklayarak da onlara ulaşabilirsiniz. Size sessiz olun dedim ama ben çok konuştum bu kadar yeter :) Haydi rast gele dostlarım...
7 Eylül 2014 Pazar
Şahsi Facebook ve Twitter Adresim
Hakkımda
- N AO
- Şubatta doğdu. Martta bir aylık oldu. Sonra her sene bir sene bir sene düzenli olarak arttı. Yedi sene boyunca yaşayabilmek için değişik pratikler öğrendi (yemek yemek, sobaya dokununca yanacağını bilmek, türlü ihtiyaçlarını giderebilmek vs. ) O yedi yıldan sonraki yıllar sürekli okul denen değişik yerlerde bulunan ve ilk, orta, lise gibi seviyelerdeki binalara girdi çıktı. Olayı bilgisayar oyununa benzetiyor. Şu anda 4. level olan üniversite adlı bölümde. Oyunun sonraki seviyelerinde galiba iş bulması evlenmesi çoluğa çocuğa karışması falan gerekecek. Sonra da oyun bitecek ölecek işte! Ya da önce.. Kaygılarımla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder