10 Eylül 2014 Çarşamba

ÇEHRELER

Bir insanı net bir şekilde tanımak,
Yüzündeki şifreyi çözmekle ilişkilidir.
Sahibine ait her sır, direk simâsına gizlenmiştir.

Öyle yüzler vardır ki mesela, huzur taşır.
Kaşlar birbirine en mülayim şekliyle mesafelenmiştir.
Arasına hamak kurup uzanmak,
Ve iki yanında yakamozlar saçıp parıldayan
Bir çift gözün manzarasıyla tüm geçmişini unutmak ister insan.

Bazı yüzler nefret barındırır.
Burun delikleriyle solumaktan bütün gökyüzünü
Ağzından tek nefeslik hoş kelam çıkarmamaktadır
Tebessümün dahi yanağında açtığı çatlaktan,
Dışarıya buram buram riyâ  sızmaktadır.

Küstah suretler vardır sonra,
Hiçbir Dostoyevski kahramanı kadar masum değildir,
Benizleri solgun, yüzleri ablak değildir onlar gibi
Ancak şakaklarında cehalet damarları belirmiştir
İnsana tepeden bakarken zorla,
Boyunları bir hindininki kadar esnemiştir.

Bilgelik saklayan yüzler vardır.
Alnında dünyayı çevreleyen paraleller kadar heybetli,
Ve bir o kadar da tevazunun tanımı çizgiler taşır.
Düşüncenin çattığı kaşlar, nefretliden farklıdır
Çenesini kaşımaktan aşındırmıştır.
Burnu bir küstahınki gibi değil,
Hayatın kokusunu çekmek adına kalkıktır.

Yüzler insanoğlunun en mahremiyetsiz şifreleridir.
Çözenleri ise çetrefilli bir hayat beklemektedir
Onlar artık dünyanın hem en yalnızıdır,
Hem de hiçbir zaman yalnız değillerdir.

NAİM KAYA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder